Tarihi
Bartın, Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde Batı Karadeniz Bölümü'ndeki bir ildir. 1991 yılında Zonguldak ilinden ayrılarak Türkiye'nin 74. ili olmuştur. Doğusunda Kastamonu, güneyinde Karabük, batısında Zonguldak illeri, kuzeyinde Karadeniz bulunur. Orman bakımından zengin olan ilin büyük bir kısmı Küre Dağları Millî Parkı sınırları içerisinde yer almaktadır. Bartın Çayı, Türkiye'de üzerinde taşımacılık yapılan tek akarsudur.
"Parthenia"dan Bartın'a dönüşen adın kaynağı "Parthenios"dur. Bartın Irmağının Antik Çağ'daki adı olan Parthenios, Yunan mitolojisindeTanrıların Babası Okeanos'un çocukları olan yüzlerce tanrıdan birisi ve "Sular Tanrısı"dır. "Sular İlahı veya Muhteşem Akan Su" anlamlarına gelir. Romalılar devrinde Bartın Çayı'na Parthenius deniliyordu. Çayın kıyısında kurulan şehre ise Parthenia adı verildi. Bu isim zamanla Bartın'a dönüşmüştür. Bartın ili, tarihi Paphlagonia antik kentlerinden Sesamos (Amasra), Kromna (Kurucaşile) ve Erythinoi (Çakraz) sınırları içerisinde bulundurmaktadır.
İlçeleri
Bartın ili, merkez ilçesi dahil toplam 4 ilçeye sahiptir.
- Merkez
- Amasra
- Kurucaşile
- Ulus
Gezilecek Turistlik Yerleri
- Amasra Kalesi: İki ana kütleden oluşan Amasra Kalesi Boztepe Kemeri denilen bir köprü ile bağlanmaktadır. İki ana kütleden biri Boztepe’de bulunan Sormagir Kalesi, diğeri ise Zindan Kalesi’dir. Cenevizliler döneminde de kullanılan Amasra Kalesi 14. ve 15. yüzyıllarda ciddi onarımlar görmüştür. Amasra Kalesi’nin kuzeydoğu-güneydoğu arasındaki doğu surlarının uzunluğu 65 metre, üzerinde 8 adet burç bulunan güney surlarının uzunluğu 300 metre ve Kemere Köprü’den itibaren de büyük bölümü yıkılan kuzey surlarının uzunluğu 200 metre kadardır. Sormagir Kalesi’nin kuzey ve kuzeybatısı denize çok dik bir yar halinde indiğinden buraya sur yapılmamıştır. Doğu, kuzeydoğu ve batısını çevreleyen surlardan çoğu yıkılmış, kapıya bitişik batı surlarının 50 metrelik bir kısmı ayaktadır. Amasra Kalesinde yer yer kule boşlukları, iç taksimatlar, belirli yerlere yerleştirilen Cenova armaları, Eros, Medusa, kartal, öküzbaşı gibi figürler bulunmaktadır.
- Amasra Müzesi: Antik bir yerleşim merkezi olan Amasra ve çevresinde sık sık taşınabilir eski eserlerin ortaya çıkması, burada müze kurulması fikrini oluşturmuş, 1955 yılından itibaren derlenen arkeolojik ve etnografik eserler önce Belediye binasında, 1982 yılından itibaren de bugünkü Müze binasında sergilenmeye başlamıştır. Amasra Müzesi, dört teşhir salonundan oluşmaktadır. 1 Nolu Arkeolojik Eserler Salonunda; Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait pişmiş toprak ve cam koku şişeleri, altın ve bronz süs eşyaları, amforolar ve testiler, bronz heykelcikler, bilezikler, haçlar, silahlar, kandiller ve kaplar ile Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait altın ve bronz sikkeler bulunmaktadır.
- Ebu Derda Türbesi: Türbe, Hz. Peygamberimizin Sancaktarı Ebu Derda Hazretleri adına manevi makam olarak inşa edilmiştir.
- Güzelcehisar Lav Sütunları: Bartın'ın Güzelcehisar sahilinde, volkanlardan akan lavların soğuyup kristalleşmesi sonucu 80 milyon yıl önce oluşan, ahşap yürüyüş yolları, seyir terası ve iskele yapılarak turizme kazandırılan lav sütunları, eşsiz manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. Dünyada Kuzey İrlanda, İskoçya ve Kaliforniya'da, Türkiye'de ise Bartın'ın tarih ve doğanın iç içe olduğu Güzelcehisar ilçesinde bulunan lav sütunları, "Bartın İli Güzelcehisar Lav Sütunları ve Sahilinin Turizm ve Rekreasyon Amaçlı Peyzaj Uygulama Projesi" kapsamında hazırlanan projeyle geçen yıl turizme kazandırıldı. Eşsiz manzarasıyla görenleri hayran bırakan lav sütunlarını bu yıl yerli ziyaretçilerin yanı sıra Arap, İngiliz ve Almanlar başta olmak üzere çok sayıda ülkeden yaklaşık 200 bin kişi ziyaret etti.
- Kemal Samancıoğlu Etnografya Müzesi: Bartın'ın eski belediye başkanlarından Kemal Samancıoğlu'nun doğup yaşadığı tarihi ahşap ev, günümüzde etnografya müzesi olarak hizmet vermektedir. Müzede Kemal Samancıoğlu'nun eşyalarının yanı sıra Bartınlı ailelerin bağışladığı yaklaşık 700 etnografik eser bulunmaktadır.
- Kuş Kayası Yol Anıtı: Amasra-Bartın karayolu üzerinde, Amasra'ya 4 km uzaklıktaki anıt, Gaius Julius Aquila tarafından Roma İmparatoru Tiberius Germanicus Claudius adına M.S. 41-54 yılları arasında yaptırılmıştır. Anadolu'da tek olduğu bilinen anıt, kayalara oyulmuş insan figürlü başsız bir heykel, hâkimiyeti sembolize eden bir Roma kartal figürü, iki kitabeden oluşmaktadır.
- Ulukaya Şelalesi: Ulukaya Şelalesi Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 13.11.1998 gün ve 6015 sayılı kararı ile “Doğal Sit Alanı” ilan edilmiştir. Ulukaya Köyü Ulukaya Şelalesi Drahna Kanyonu’nun yakınlarında, Ulukaya Köyü’nde bir kaya oyuğu içinden çıkan suyun oluşturduğu Şelale yaklaşık 25 metrelik yükseklikten düşer ve 1-1,5 metre derinliğinde bir “Dev Kazanına” dökülmektedir. Şelalenin döküldüğü alanda 30- 40 metre genişliğinde bir gölet oluşmuştur. Şelalenin döküldüğü havzada yer alan kanyonun uzunluğu yaklaşık 1 km, ayrıca Kanyonun yüksekliği 65- 70 metredir. Kanyon bölgesinde canlı bir doğal hayat gözlenmekte ve özellikle su semenderi, su yılanları, alabalık, kayabalığı gibi canlı türlerine sıklıkla rastlanmaktadır. Şelalenin ve kanyonun ismini aldığı Ulukaya Köyü, şelalenin çok yakınında bulunur ve akan suyun bir bölümü Ulus ilçe merkezinin içme suyu ihtiyacını karşılamaktadır.
Efsaneye göre şelale suyunu tadan kişi aşk acısını unutur. Ulukaya şelalesi ulusal ve uluslararası camiada” Aşk Acısını Dindiren Şelale” olarak ün salmış ve bunun neticesinde turistlerin ilgi odağı haline gelmiştir. Öyleyse şelaleyi gizemli hale getiren olay nedir? Selamnos bir doksan beş boyunda iri kaslı, iri vücutlu, yeşil gözlü yakışıklı bir delikanlıdır. O küçük yaştan beri, koyunları ve keçileri dağlarda otlatarak yaşamını sürdürüyordu. Hera ise yaratılırken Tanrı’nın biraz özen göstermesinden olsa gerek; mavi gözlü, uzun ve sarı saçlı, süt beyaz ten özellikleriyle, yöredeki delikanlıların iç geçirdiği bir genç kızdır. Günlerinin çoğu ormanda geçerdi. Babası ile birlikte yaşayan Hera, ormana; reçine, papatya, nergis ve ıhlamur toplamaya giderdi. Bir gün Selamnos ve Hera, derelerin çağıldayarak aktığı, güneşin ağaçların arasına girmekte zorlandığı ve orman güllerinin kızıl bir renk oluşturduğu dağın bir kesitinde karşılaşırlar. Öyle bir karşılaşma ki, Hera ve Selamnos birbirlerinin gözleri içerisinde adeta sörf yapmaya başlarlar. Bir, iki, üç buluşma derken neticede bir aşk doğar. Bu aşk seli büyür gider. Ulukaya’dan Drahna’ya ve oradan da Paflagonya’ ya sığmaz olur. Sonuçta Hera’nın ailesi pek istemese de evliliğe karar verilir. İlerleyen süreçte muhteşem bir düğün yapılır. Anlatılanlara göre; düğün giysileri gerek Hera’ya ve gerekse Selamnos’a oldukça yakışır. Selamnos’un delikanlılığı iyice ortaya çıkarken, beyaz gelinlikler içindeki Hera bir melek görünümüne bürünür. İşte böyle bir düğünle dünya evine girerler. Evliliğin ilk yıllarında çift mutluluğu doyasıya yaşamaya başlar. Ne var ki, aniden bir rahatsızlık vuku bulur ve eşlerden Selamnos yatağa düşer. Sebebi anlaşılamamıştır bu hastalığın. Birçokları nazara bağlar. Kocakarı ilaçları yapıp getirenler olmuştur. Ama hepsi boş… Günler, haftalar ve seneler su gibi akıp gider. Koskoca delikanlı zaman içeresinde erir. O iri kaslı, iri vücutlu Selamnos gitmiş, yerine zayıf çelimsiz biri gelmiştir. Dahası çok çirkin bir hale de bürünmüştür. Hera nedeni anlaşılamayan bir tavır içeresine girer. O artık seven kadın değil, kocasından ve hayattan nefret eden biri haline gelir. Bu durumu duyan herkes, çıldırır. “Olamaz” dedirtir. Bundan böyle onun yeni adı “Nankör Hera” olur. Nankör Hera, kocasına manevi destek vereceğine, ondan kaçmaya başlar... Durdurulamayan zamanını içinde, düşündeki bütün çıkışlar kapanmıştır Selamnos’un. Yaşamak artık bir hiçtir. Bulabildiği tek çözüm intihar etmektir. Kendine ait zamanı durdurmaya karar verir. Eylemini gerçekleştirmek için bir mekân olmalıdır. Birkaç yer aklından geçse de hemen karar veremez. Öyle bir yer bulmalı ki, atladığında geriye dönüş olmasın… Öyle bir yer bulmalı ki direkt ölüme gitsin. Bu tariflere uyan bir yer aklına gelir. İşte orası Ulukaya’dır. Sabahleyin yatağından kalkıp penceresinden son defa derin bir nefes alarak, yaşamının geçtiği yerlere doya doya bakar. Güzel elbiselerini giyer. Kapısını kilitleyip yola koyulur. Nefes nefese Ulukaya’nın zirvesine çıkar. Yankı yapan dağlara “Heraaaaaaa…” diye seslenir. “Heraaaaaaa… Sesleri kayalara çarpıp geri geldikçe inadına bağırır… Bir defa daha… Bir kez daha derken Hera’nın masum yüzünün hayaliyle boşluğa bırakır kendini… Aşk Tanrıçası Eros başlangıçtan bu yana müdahale etmemiştir olaya. Göz pınarlarını dolduran facianın böyle sonuçlanmasını istememektedir. Onun için Selamnos’un bedenini, yere değer değmez akıp giden yeraltı suyuna ve ardından şelale şekline dönüştürür. Su sekline de gelse değişen bir şey yoktur Selamnos’ta. Yine başını taştan taşa vurarak akıp gider Karadeniz’e doğru. Ulus Dağları, Ulus Ovaları aşk feryatlarını almaz olur. Börtü böcek de bu ağlayışa katılır. Tanrıça Eros olayın sonlanması konusunda çözümler arar. Birilerine sorar. Diğer tanrılara danışır. Neticede Selamnos’un ıstırabını azaltmak için Ulukaya’ya bir kutsiyet verilir. Kutsamaya göre; her kim Ulukaya şelalesinden bir yudum su içerse, bir mendil ıslatırsa ya da yüzünü yıkarsa, Selamnos’un acılarının azalmasına sebep olacaktır. Bunun yanında su içen, mendil ıslatan ve yüzünü yıkayanlar, içlerinde gizemli kalmış ve tutsak oldukları sevgi kırıntılarından arınırlar.
Meşhur Yemekleri
- Pirinçli Mantı: Türk mutfağının en kültürel yemeklerinden biri olarak değerlendirilen mantı farklı yörelerde hazırlanan çeşitli versiyonları ile ön planda olan lezzetlerden biridir. Bartın usulü mantı olarak da anılan pirinçli mantı ise klasik mantılardan oldukça farklıdır.
Hamuru pirinç eklenerek hazırlanan ve oldukça lezzetli olan pirinçli mantı elde açılan hamurların içerisine ayrıca kavrulan pirinçli harcın eklenmesi ile hazırlanır. Üzerinde bol sarımsaklı yoğurt ve sos bulunan hem lezzetli hem de servisi ile klasik mantılardan ayrılan pirinçli mantı günün her saati severek tüketiliyor. Yöre halkı tarafından daha çok evlerde yapılıyor olsa da ev yemekleri hazırlayan restoranların menülerinde de bulabilirsiniz.
- Amasra Salatası: Bartın iline bağlı bir ilçe olan ve şehrin en turistik ilçesi olarak değerlendirilen Amasra, doğal güzellikleri ve tarihi yerleri ile sevilen ilçelerden biridir.Amasra’da gezilecek yerlerlistesi bir hayli uzundur ve bununla birlikte yöreye ait pek çok lezzet bulunur.
Amasra’da hazırlanan ve günümüzde Bartın’ın en önemli lezzetlerinden biri haline gelen Amasra salatası her sofrada kendine yer bulmayı başarır. İçerisinde roka ve biber de dahil olmak üzere on beşten fazla sebzenin bulunduğu Amasra salatası zeytinyağlı bir sos ile birleşir. İlginç süslemeleri ile de dikkat çeken ve yemeklerin yanında tüketilen Amasra salatası zengin besleyici değeri ve lezzeti ile sevilen besinlerden biridir.
- Tavuklu Köy Böreği: Bartın seyahatiniz esnasında denemeniz gereken yöresel lezzetlerden bir diğeri ise tavuklu köy böreğidir. Bir çeşit yufka böreği olan ve elde açılan yufkaların haşlanan tavuk suyuna batırılarak ıslatılması ile hazırlanan tavuklu köy böreği yöre halkı tarafından genellikle evlerde hazırlanır. Aniden gelen misafirler için sıklıkla hazırlanan ve bununla birlikte klasik böreklerden daha farklı bir sunuma sahip olan tavuklu köy böreği yöresel lezzetler hazırlayan restoranlarda bulunabilir.
Tavuk suyu ile ıslatılan ve daha sonra tavada kızartılan yufkaların haşlanmış tavuk ile birlikte servis edildiği, oldukça farklı bir börek tarifi olan tavuklu köy böreği besleyici bir lezzettir. Klasik böreklerden farklı olarak genellikle yoğurt ile servis edilir. Günün her saati tüketiliyor olsa da özellikle öğle yemeklerinde en sevilen aperatiflerden biridir.
- Pum Pum Çorbası: Yöresel yemekler arasında bulunan ve yöre halkının evlerde sıklıkla hazırladığı çorbalardan biri olan pum pum çorbası şehrin en sevilen ve en lezzetli çorbalarından biridir. Oldukça ilginç bir isme sahip olduğu için de dikkat çeken ve sofralarda sık sık yer alan bu çorba az malzemeyle hazırlanır. İçerisinde yalnızca mısır unu, et ve et suyu bulunur.
Et suyunda pişirilen mısır ununun üzerine kavurma eklenerek tatlandırılan pum pum çorbası tereyağı dökülerek servis edilir. Zengin akşam yemekleri için güzel bir başlangıç olan ve özellikle soğuk kış günlerinde içinizi ısıtan bu çorbayı yöresel yemekler hazırlayan restoranlarda bulabilirsiniz.
- Yumurtalı isbut: Bartın’da en sevilen yöresel lezzetlerden biridir. Şehrin sevilerek tüketilen yemeklerinden biri olan ve oldukça faydalı olduğu için de tercih edilen yumurtalı isbut besleyici değeri yüksek bir yemektir. Hodan ya da kaldırık otu isimleri ile de anılan yumurtalı isbut, otlar temizlendikten sonra tencerede pişirilen ve ardından soğan, kıyma ve yumurta ile birleştirilen bir tariftir.
Zengin besin değeri sebebiyle yediden yetmişe herkesin severek tükettiği yumurtalı isbut ev yemekleri hazırlayan restoranlarda bulunabilir. Günün her saati severek tüketilen bu lezzet uzun süre tok kalmanıza yardımcıdır.
- Tirit: Tirit farklı yörelerde görmüş olabileceğiniz yemeklerden biridir. Çeşitli yörelerde genellikle tavuk eti ile hazırlanan tirit Bartın yöresinde dana eti ile hazırlanır. Dana eti didiklenir yani etler küçük parçalar haline getirilir. Ardından fırında pişirilen yufkaların üzerine konularak servis edilir. Dana eti baharatlı bir sos ile hazırlandığı için klasik et yemeklerinden oldukça farklı bir lezzettir.
Tirit Bartın için aynı zamanda bir özel gün yemeğidir. Aniden eve gelen misafirlere veya kalabalık arkadaş gruplarına yöre halkı tarafından evlerde hazırlanır. Günün her saati tüketilen tirit adlı yemeği ev yemekleri hazırlayan restoranlarda deneyebilirsiniz.
- Kırk Katlı Börek: Bartın’a ait yöresel yemeklerden biri olan kırk katlı börek el açması bir börek çeşididir. Börek Türk mutfağına ait en önemli lezzetlerden biridir. Farklı yörelerde hazırlanmış pek çok versiyonu ile lezzetli bir yemek olan börek, Bartın mutfağında da önemli bir yere sahiptir.
Kırk katlı börek özel olarak elde açılan ince yufkaların üst üste dizilmesi ile hazırlanır. Fırında pişirilir ve piştikten sonra üzerine eritilmiş tereyağı dökülür. Böylelikle servise hazır hale gelen ve klasik börek tariflerinden sıkılanların favorisi olmayı başaran kırk katlı börek pastane ve fırınlarda bulunur. Sabah kahvaltısı başta olmak üzere günün her öğünü yöre halkı tarafından sevilerek tüketilir.
- Unlu İspit Dolması: İspit yaprakları Bartın ve çevresinde en sık yetişen bitkiler arasındadır. Taze toplanan ispit yapraklarından hazırlanan ve oldukça lezzetli bir yemek olan unlu ispit dolması ise Bartın’a özgü yöresel lezzetlerden biridir.
Unlu ispit dolması haşlanan yaprakların mısır unlu özel bir harç ile doldurulmasıyla hazırlanıyor. Ardından üzerine ev yoğurdu dökülüyor ve bu şekilde servis ediliyor. Günün her saati severek tüketilen ve her mevsimin favorisi olmayı başaran unlu ispit dolması yöresel yemekler hazırlayan restoranlarda bulabileceğiniz lezzetlerden biridir. Özellikle akşam yemeklerinde tüketilen unlu ispit dolması genellikle yanında salata ile servis ediliyor.
- Erik Yemeği: Bartın mutfağında et ve meyvelerin bir arada kullanıldığı pek çok tarif bulunuyor. Bu özelliği ile Türk mutfağına ait en farklı tariflere yer verdiğini söylemek mümkün. Et ve meyvelerin bir arada kullanıldığı yemeklerden bir diğeri olan erik yemeği ise haşlanan etin içerisine salçalı yemek sosu eklendikten sonra ayıklanan erikler ilave edilerek pişirilen bir yemektir.
Klasik et yemeklerinden farklı bir aromaya sahip olan erik yemeği mayhoş bir tattır. Farklı lezzetleri denemeyi seviyorsanız mutlaka tatmanız gereken bu lezzet yöre halkı tarafından çoğunlukla akşam yemekleri için tercih ediliyor. Yöre halkı tarafından evlerde hazırlanan ancak ev yemekleri hazırlayan restoranlarda da bulabileceğiniz erik yemeği genellikle pilav gibi bir yan yemek ile tüketiliyor.
- Döşemeli Mancar: Şifa kaynağı bitki türlerinden biri olan ve yörede yoğun olarak yetişen mancar pek çok tarifte kullanılıyor. Mancar ile hazırlanan en sevilen tariflerden biri ise döşemeli mancar oluyor. Ispanak yemeği ile benzer bir görüntüye sahip olan ve vitamin deposu olduğu için özellikle soğuk kış günlerinde bağışıklığı güçlendirmek için severek tüketilen döşemeli mancar farklı sebzeleri bir araya getirerek hazırlanıyor.
Tencerede kat kat döşenerek pişirildiği için bu ismi alan döşemeli mancar yörenin en sevilen sebze yemeklerinden biridir. Genellikle kış aylarında tüketilen bu lezzeti akşam yemekleri için tercih edebilir ve yöresel yemekler hazırlayan restoranlarda bulabilirsiniz.
- Etli Ayva: Bartın mutfağına ait pek çok yöresel lezzet kendine ait farklı özellikleriyle dikkat çekiyor. Bunlardan biri olan etli ayva ise isminden de anlaşılacağı üzere et ve meyveyi bir araya getiriyor. Bu özelliği ile oldukça ilginç bir tada sahip olduğunu söylemek mümkün.
Bartın’a ait meşhur bir lezzet olan etli ayva badem ve kayısı gibi farklı meyvelere de yer veren bir tariftir. Daha önce et ve meyvenin bir arada kullanıldığı tarifleri denemediyseniz farklı gelen bu lezzet gastronomik açıdan yeni bir deneyim yaşamanızı sağlıyor. Restoranların büyük bir çoğunluğunun menüsünde yer alan ve genellikle pilav ile servis edilen etli ayva yöre halkı tarafından günün her saati severek tüketiliyor.
- Şap Şap Köfte: Köfte Türk mutfağı için kültürel lezzetlerden biridir. Her yörenin kendine ait farklı bir köfte tarifi bulunur. Bu durum Bartın için de geçerlidir. Bartın köftesi ya da şapşap köfte dana ya da kuzu kıyma ile hazırlanıyor. İçerisinde galeta unu ve kimyon başta olmak üzere pek çok baharat bulunuyor. Dolayısıyla klasik köfte tariflerinden daha aromatik bir lezzete sahip olduğunu söylemek gerekiyor.
Yalnızca tadı ile değil, kokusu ile de karnınızı acıktıracak şapşap köfte akşam yemeklerinin favorisidir. Merkezde ve ilçelerde bulunan restoranların neredeyse tamamında bulunan ve yediden yetmişe herkes tarafından sevilen şapşap köfte, genellikle yanında közlenmiş biber ve domates ile servis ediliyor.
- Gıcır: Bartın’ın meşhur ot yemeklerinden biri olan ve yöre halkı tarafından sevilerek tüketilen gıcır, ilginç ismi ile dikkat çekmeyi başarıyor. Gıcır otu ya da diken ucu olarak adlandırılan bir ot ile hazırlanan bu yemek gıcır otunun soğan ve biber ile yağda kavrulması sonucu tüketime hazır hale geliyor.
Gıcır genellikle üzerine çırpılmış yumurtanın kırılmasıyla servis ediliyor. Pek çok vitamini içerisinde bulunduran ve bu sebeple bağışıklığı güçlendirmek adına önemli bir rol oynayan gıcır otu, bu yemek sayesinde oldukça keyifli bir tarife dönüşüyor. Gün içerisinde karnınız acıktığında tercih edebileceğiniz bir aperatif olarak değerlendirilen gıcır, yöresel yemekler hazırlayan restoranların pek çoğunun menüsünde yer alıyor.
- Halışka: Halışka yöresel tatlılardan biridir ve çok lezzetli olmasına rağmen az malzemeyle hazırlanır. Köklü bir geçmişe sahip olan bu toplumun geçmiş yıllarda, geçimin zor olduğu dönemlerde bu tatlıyı besin olarak kullandığı biliniyor. Bu yıllarda eldeki imkanlarla yapılan ancak günümüzde klasik ve geleneksel hale gelen tatlılardan biri olan halışka Ulus ve Abdipaşa usulü olmak üzere 2 farklı şekilde hazırlanıyor.
Bartın’da gezilecek yerlerarasında yapacağınız seyahatler pek çok restoran ve tatlı dükkanı ile karşılaşmanız konusunda sizlere de yardımcıdır. Seyahatleriniz esnasında bulduğunuz tatlıcılarda deneyebileceğiniz bu lezzet un, süt ve tereyağı ile hazırlanan bir versiyona sahiptir. Diğer versiyonunda ise malzemelere mısır unu eklenir ve pekmez ile servis edilir. İki versiyonu da oldukça lezzetlidir. Genellikle akşam yemekleri sonrası tatlı ihtiyacının karşılanması için ikram edilir.
- Zırva: Zırva tatlı ihtiyacını başarılı şekilde karşılayan bir aperatif olmasının yanı sıra kültürel açıdan da önemli bir yere sahiptir. Geçmiş yıllardan beri Bartın’da yeni doğum yapmış henüz lohusa döneminde olan kadınlara ikram edilen zırva, birlik ve beraberlik tatlısı olarak da değerlendirilir.
İçerisinde nişasta ve lohusa şekeri diye adlandırılan bir şeker bulunur. Bununla birlikte malzemeler arasında yer alan karanfil tatlının kırmızı bir renge sahip olmasını sağlar. Kaynayan karanfillerin kırmızı rengi verdiği zırva tatlısı hem göze hem de damağa başarılı şekilde hitap ediyor. 4 mevsim boyunca sevilerek tüketilen bu tatlı yöresel yemekler hazırlayan restoranlarda bulunabilecek tariflerden biridir.
Tanınmış Kişiler
- Yılmaz TUNÇ, Türk hukukçu ve siyasetçi olarak tanınır. 1 Şubat 1971'de Bartın'ın Ulus ilçesinde doğan Tunç, uzun yıllar Adalet ve Kalkınma Partisi'nden Bartın milletvekilliği yapmış ve 2023'ten itibaren Adalet Bakanı olarak görev yapmaktadır.
- Barış AKARSU, 2000'lerin önemli müzik yeteneklerinden biriydi. Islak Islak ve Düşmeden Bulutlarda Koşmam Gerekli gibi albümleriyle geniş kitlelere hitap etti. Ne yazık ki, 2007'de Muğla Bodrum'da geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybetti.
- Furkan GÖKSEL, Arka Sokaklar dizisindeki Metin karakteriyle tanınan başarılı oyuncu. 1994 doğumlu olan Göksel, Bartın kökenlidir ve hala aktif olarak dizinin oyuncu kadrosunda yer almaktadır.
- Şenay KÖSEM, Ferhunde Hanımlar dizisiyle oyunculuk kariyerine başladı ve pek çok projede rol aldı. Çocuklar Duymasın ve Avrupa Yakası gibi dizilerdeki performanslarıyla dikkat çekti.
- Mediha AYDIN, İstanbul Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde oyunculuk eğitimi aldıktan sonra çeşitli dizilerde ve reklamlarda rol aldı. Kuzey Güney ve Muhteşem Yüzyıl gibi yapımlarda başarılı performans sergiledi.
- Serap GÜLER, Almanya'da doğup Bartın'a göç eden bir siyasetçidir. Hristiyan Demokrat Birlik Partisi'nin Kuzey Ren Vestfalya milletvekili olarak görev yaptıktan sonra Bartın'ı ziyaret ederek kökenlerine bağlılığını gösterdi.
- Yıldıray BAŞTÜRK, Türk futbolunda önemli bir kariyere sahiptir. Bartın Kozcağızlı olan Baştürk, birçok önemli takımda forma giymiş ve milli takımı temsil etmiştir.
- Şira, müzik dünyasına adını Yangın albümüyle duyurdu. Bartın kökenli olan sanatçı, Sezen Aksu şarkılarını yorumladığı albümüyle dikkat çekti.
- Semih VAROL, sosyal medyada tanınan bir isimdir. Bartın kökenli olan Varol, milyonlarca takipçiye ulaştı ve kitap yazarak da adından söz ettirdi.
Kaynakça